TEMİNAT MEKTUPLARI VE KAMU İHALE SÖZLEŞMELERİNDEKİ UYGULAMASI

Giriş

Günümüzde ticari ilişkilerin giderek artması sebebiyle bu ilişkilerde güven problemi de gündeme gelmiştir. Nitekim hukuki ilişkinin taraflarından birinin yükümlülüğünü hiç ya da gereği gibi yerine getirmemesi, diğer taraf için çok büyük ve geri dönülemez zararlara yol açabilir. Bu zararın bertaraf edilmesi ve taraflar arasındaki güven ilişkisinin sağlanması amacıyla banka teminat mektupları uygulamada sıkça tercih edilen bir teminat aracı hâline gelmiştir. Nitekim teminat mektubu ile alacaklıya, borçlunun üstlendiği edimi tam ve gereği gibi yerine getirmemesi halinde ortaya çıkacak zararın tazmin edileceğine dair güvence verilmektedir.

Öte yandan 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu (“KİK”) madde 34’te kamu ihale sözleşmelerinde teminat olarak kabul edilebilecek değerler arasında teminat mektupları da düzenlenmiştir. KİK madde 4R23;te ise teminat mektuplarından anlaşılması gerekenin, banka teminat mektupları ve kefalet sigortaları kapsamında düzenlenen kefalet senetleri olduğu belirtilmiştir. Dolayısıyla istekli veya yükleniciler, İdarenin kanunen almak zorunda olduğu teminatları sunarken banka teminat mektuplarını da teminat olarak gösterebileceklerdir.

İşbu yazı kapsamında banka teminat mektuplarına ilişkin genel değerlendirmelerimiz ile teminat mektuplarının kamu ihale sözleşmelerindeki uygulamasına ilişkin açıklamalarımıza yer verilecektir. Aksi belirtilmediği müddetçe teminat mektuplarının hukuki niteliği, unsurları ve diğer hususlara ilişkin ilgili başlık altında yapılan açıklamalarımız, kamu ihale sözleşmeleri kapsamında alınan teminat mektupları için de geçerli kabul edilmelidir.

GENEL OLARAK TEMİNAT MEKTUPLARI

TANIMI, HUKUKİ NİTELİĞİ VE ŞEKLİ

Teminat mektubu; borçlunun alacaklıya karşı üzerine aldığı bir edimi yerine getirmemesi halinde, belirli bir miktar parayı alacaklının ilk talebinde ona derhal ödemeyi kabul ve taahhüt ettiğine dair verilen mektup olarak tanımlanabilir[1]. Teminat mektupları, Türk hukukunda ilk kez 1928 yılında, kamu kuruluşlarınca yapılan arttırma, eksiltme ve ihalelere verilecek teminatlarda bir teminat olarak kullanılmıştır. Teminat mektupları, ilk çıktığı zaman yalnızca resmi yerlere verilecek şekilde düzenlendiği halde günümüzde özel hukuk kişilerine verilecek teminatlarda da yaygın olarak kullanılmaktadır.

Türk Mevzuatında teminat mektubu başlığı altında, münhasıran teminat mektubunu düzenleyen hükümler bulunmamaktadır. Bu nedenle teminat mektuplarının hukuki niteliği doktrinde uzun bir süre tartışma konusu olmuştur. Ancak Yargıtay’ın 13.12.1967 tarihli İçtihadı Birleştirme Kararı[2] ve bu kararını teyit ettiği 11.06.1969 tarihli İçtihadı Birleştirme Kararı[3] ile banka teminat mektuplarının garanti sözleşmesi olduğu kabul edilmiştir[4]. Zira anılan kararlarda; banka teminat mektuplarının, başkasının fiilini taahhüt niteliği taşıdığı, kefaletin üzerinde bir yükümlülük içerdiği, kefalette olduğu gibi asıl borca bağlı feri nitelik taşımadığı, asıl borçtan bağımsız olduğu ve bu nedenle de içeriğinde kefalet ibaresi bulunsa dahi kefalet değil, garanti sözleşmesi olarak kabul edilmesi gerektiği belirtilmiştir.

Garanti sözleşmesi niteliğinde olan teminat mektupları kanunen herhangi bir geçerlilik şekline bağlanmamıştır. Bu nedenle teminat mektubu sözleşmesi yazılı veya sözlü olarak yapılabilir. Hatta teminat mektubu ilişkisinin konusu olan temel ilişki şekil şartına bağlansa dahi teminat mektubu sözleşmesi herhangi bir şekle bağlı olmaksızın yapılabilir. Kamu ihale sözleşmeleri açısından ise 4734 sayılı Kanun’un 53. Maddesi ile 4735 sayılı Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunu’nun 35. Maddeleri uyarınca teminat mektuplarının kapsam ve şeklini belirlemeye Kamu İhale Kurumu yetkili kılınmıştır. Kamu ihale Kurumu ise bu yetkisini, teminat mektubu metinlerini standart formlar şeklinde düzenleyerek standart ihale dokümanları arasına dahil etmek ve uygulama yönetmelikleri ekinde yayımlamak şeklinde kullanmıştır. Buna göre idarelere sunulacak olan teminat mektuplarının standart formlara uygun olması gerekir.

TEMİNAT MEKTUPLARININ TARAFLARI

Banka (Garanti Veren)

Teminat mektuplarında banka, garanti veren konumundadır. Bir diğer ifadeyle bu ilişkide borçlu konumda olan taraf, bankadır. Banka tarafından lehtarın edimi garanti altına alınmakta, temel ilişkiyi oluşturan sözleşmede üstlenilmiş olan edimin sözleşmeye uygun olarak yerine getirilmemesi riski üzerine uğranılacak zarar, banka tarafından üstlenilmektedir. Bu noktada banka dışındaki gerçek ve tüzel kişilerin de teminat mektubu vermelerinde yasal bir sakınca bulunmamakla birlikte uygulamada teminat mektuplarının genel olarak sadece bankalar ve finans kurumları tarafından verildiği görülmektedir[5].

KİK madde 34 uyarınca ise kamu ihale sözleşmelerinde idareye hitaben teminat mektubu vermeye Türkiye’de Kurulu bankalar, ilgili mevzuatına göre Türkiye’de faaliyette bulunmasına izin verilen yabancı bankalar ve özel finans kurumları yetkilidir.

Muhatap (Garanti Alan)

Muhatap (garanti alan), hem temel ilişkide hem de teminat mektubu ilişkisinde alacaklı olan taraftır. Teminat mektubu ile muhatabın, temel ilişkideki alacağını tam olarak karşılayamama riski garanti edilmektedir[6]. Mektup muhatabı yerli veya yabancı her türlü gerçek ve tüzel kişi olabilir. Muhatap, garanti sözleşmesinde alacaklı konumunda olduğundan teminat mektubu metninde muhatabın tereddüde yer bırakmayacak açıklıkta belirtilmesi gerekir.

Kamu ihale sözleşmelerinde İdare, istekli veya yükleniciden teminat mektubu isteyen konumunda olduğundan, banka teminat mektubu sözleşmesinde muhatap İdare olup banka teminat mektupları İdareye hitaben düzenlenir.

Lehtar (Fiili Garanti Edilen)

Lehtar, banka tarafından muhataba karşı fiili garanti edilen kişi olup aynı zamanda temel ilişkinin borçlusudur. Lehtar, teminat sözleşmesinin tarafı olmamakla birlikte teminat ilişkisinin üçüncü tarafıdır. Lehtara bankacılık hukukundaki tabiriyle bankanın kredi müşterisi de denebilir. Zira müşteri, teminat mektubu sebebiyle banka hukuku açısından bir gayrınakdî kredinin lehtarıdır[7].

Kamu ihale sözleşmelerinde ise idareye verilen geçici teminat mektubu açısından lehtar, isteklidir. Kesin teminat mektuplarında lehtar, üzerine ihale bırakılan isteklidir. Avans teminat mektupları ise Sözleşme imzalandıktan sonra alındığından lehtar, yüklenicidir.

TEMİNAT MEKTUPLARININ UNSURLARI

Banka teminat mektuplarının garanti sözleşmeleri olarak kabul edildiği yukarıda belirtilmişti. Bu nedenle teminat mektuplarının unsurlarını incelerken garanti sözleşmelerinin unsurlarının esas alınması gerekmektedir.

Belirli Bir Hareket Tarzına Yöneltme

Banka teminat mektuplarında banka, muhatabı belli bir hareket tarzına yöneltmekte ve onun bu hareketinin neticesinde kendisi açısından doğması muhtemel zararlı sonuçları karşılamayı taahhüt etmektedir[8]. Teminat mektubu da lehtarın alacağını güvence altına almak amacıyla verilmekte olup muhatabı, lehtar ile hukuki ilişkiye girme konusunda teşvik etmektedir.

Belirli Bir Riskin Üstlenilmesi

Garanti sözleşmesinde, garanti verenin garanti alan için ortaya çıkabilecek bir riski garanti etmesi temel unsurdur[9]. Doktrinde risk; arzu edilmeyen, gerçekleşmesinden korkulan, vuku bulursa bir zararın oluşacağı veya beklenen ekonomik anlamdaki bir yararın elde edilemeyeceği bir olay olarak tanımlanmaktadır[10]. Bu anlamda garanti veren bankanın yükümlülüğü, garanti alanı müstakbel ve muhtemel bir zarara karşı korumaktır. Bir olayın gerçekleşeceği ya da gerçekleşmeyeceği kesinlik arz ediyorsa riskten söz edilemez[11].

Belirtmek gerekir ki kanunun emredici hükümlerine, ahlaka, kamu düzenine, kişilik haklarına aykırı olmamak ve konusu imkânsız olmamak koşuluyla her türlü borç ve fiilin garanti edilen riskin konusu olabilir[12]. Bu nedenle sözleşmeden doğan borçların yanı sıra haksız fiil ve sebepsiz zenginleşmeden doğan borçlar da riskin konusunu oluşturabilir. Her ne kadar teminat mektubunda limit gösterme şartı bulunmasa da hangi riskin garanti edildiğinin belli olması ya da garanti edilen riskin boyutlarının tereddüt yaratmayacak biçimde belirlenebilir olması gerekir[13]. Belirlenebilir olmakla kastedilen garanti edilen riskin hesaplanabilir olması, yani riskin sınırlarının açıkça belirtilmesidir[14]. Bu noktada lehtar ile muhatap arasında her türlü ilişkiden doğmuş ve doğacak borçların üstlenilmesi riski belirsiz hale getireceğinden geçersiz olacaktır[15].

Teminat mektubunda belirtilen riskler değiştirilemez ve genişletilemez[16]. Bu nedenle muhatap ile lehtar arasındaki temel ilişkinin şartlarında değişiklik olması ve lehtar için yeni yükümlülükler getirilmesi halinde teminat mektubu bu yeni ortaya çıkan riskleri kapsamayacaktır. Ancak banka, ek bir teminat mektubu ile veya yazılı bir kabul beyanıyla yeni riskleri de garanti altına alabilir[17].

Bağımsız Bir Borç Altına Girme

Garanti sözleşmesini teminata ilişkin diğer sözleşmelerden ayıran temel unsur, asıl ilişkiden bağımsız bir borç altına girilmesidir[18]. Bağımsız nitelikte olmak; bir sözleşmenin varlığının ve geçerliliğinin, diğer herhangi bir sözleşmenin varlığına, devamına ve geçerliliğine bağlı olmaması anlamına gelir[19]. Bu nedenle teminat mektubu ilişkisinde lehtarın borcu geçerli olmasa bile bankanın sorumluluğu devam eder.

Garanti sözleşmesinin bağımsız nitelikte olmasının bir sonucu olarak banka, borçluya ait itiraz ve def’ileri ileri süremez. Bu nedenle asıl ilişkiye dayalı sözleşmenin geçersiz olması, yürürlüğe girmemesi veya bağlayıcılığını kaybetmesi, sözleşmenin sona ermesi, borcun gereği gibi yerine getirilmiş olması, borcun takas edilmesi, lehtarın ölümü, beklenmeyen haller, lehtarın iflası, konkordato talebinin kabulü, lehtarın borcunun zamanaşımına uğraması veya hak düşürücü sürenin sona ermiş olması, lehtarın ehliyetsizliği gibi itiraz ve defiler muhataba karşı ileri sürülemez[20]. Öte yandan bu kuralın da bir istisnası bulunmaktadır. Şöyle ki muhatabın teminat tutarını bankadan tahsil etmeye yönelik talebi hakkın kötüye kullanımı niteliğinde ise bu takdirde banka ilgili bedeli ödemekten kaçınabilir[21]. Yine banka, mektup metninden anlaşılan defiler ile kendisi ile muhatap arasındaki teminat mektubu ilişkisinden kaynaklanan defR23;i ve itirazları muhataba karşı ileri sürebilir[22].

İvazsızlık

Teminat mektubu tek tarafa borç yükleyen bir sözleşme olup ivazsızdır. Nitekim bu sözleşme ile banka, lehtarın borcunu hiç ya da gereği gibi yerine getirmemesi riskini muhataba karşı üstlenmekte iken bankaya karşı muhatabın herhangi bir borcu bulunmaz[23].

TEMİNAT MEKTUPLARININ TÜRLERİ

Süresine Göre Yapılan Ayrım

Teminat mektupları süresine göre “vadeli” veya “vadesiz” teminat mektubu olarak iki şekilde yapılabilir. Bankanın vermiş olduğu teminat mektubundan dolayı sorumluluğunun belli bir süre ile sınırlandırıldığı teminat mektupları “vadeli teminat mektupları” olarak kabul edilmektedir. Vadeli teminat mektuplarında bankanın sorumlu olabilmesi için teminat mektubu ile güvence altına alınmış olan riskin mektup metninde öngörülen vade içinde gerçekleşmesi gerekir[24]. Vade içinde risk gerçekleşmez ise bankanın ödeme yükümlülüğü bulunmaz. TBK madde 128 çerçevesinde mektup metninde “vade bitimine kadar yazılı tazmin talebinde bulunulmadığı takdirde bankanın sorumluluğunun sona ereceğine” yönelik ifade bulunuyorsa muhtabanın tazmin talebini de vade tarihine kadar yapması gerekir. Aksi takdirde bankanın sorumluluğu vade süresinin dolmasıyla sona erer[25]. Vadeli teminat mektubunun süresi ancak muhatap, banka ve lehtarın anlaşmasıyla değiştirilir. Süre uzatımının ise vadenin bitiminden önce yapılması gerekir. Aksi takdirde vadenin dolması ile mektup hükümsüz hale geleceğinden, hükümsüz bir teminat mektubunun süresinin uzatılması mümkün değildir[26].

Vadesiz teminat mektupları ise geçerliliği belli bir süreye bağlanmamış olan teminat mektuplarıdır. Vadesiz teminat mektuplarında banka, teminat mektubu ile güvence altına alınan riskin doğumundan itibaren genel zamanaşımı süresinin sonuna kadar muhataba karşı sorumlu olmaya devam eder[27]. Vadesiz teminat mektupları genellikle lehtar ve muhatap arasında sürekli iş ilişkisinin bulunduğu durumlarda verilmektedir.

Kamu ihale sözleşmelerinde verilen teminat mektupları ise vadelidir. Zira Kamu İhale Kanunu’nun 35. Maddesinde; geçici teminat mektubu süresinin teklif geçerlilik süresinden en az otuz gün fazla olması gerektiği, kesin teminat mektubu süresinin ise ihale konusu işin bitiş tarihi dikkate alınmak suretiyle idare tarafından belirleneceği belirtilmiştir. Hatta süreli teminat mektupları TBK madde 128’de belirtilen kaydı da ihtiva eder. Bu nedenle idarenin bankadan tazmin talebinde bulunabilmesi için hem riskin hem de yazılı tazmin talebinin vade içinde gerçekleşmesi gerekir.

Konusuna Göre Yapılan Ayrım

Konularına göre teminat mektupları geçici teminat mektubu, kesin teminat mektubu ve avans teminat mektubu şeklindedir. Geçici teminat mektubu, ihale yöntemiyle yapılan işlerde ihaleye katılabilmek amacıyla ihaleyi yapan gerçek veya tüzel kişiye hitaben verilen mektuptur. Geçici teminat mektubu ile mektubu veren banka, ihaleye katılan kişinin, ihale üzerinde kaldığı takdirde ihale sözleşmesini imzalaması ve ihale sözleşmesinde/şartnamede belirtilen süre içerisinde kesin teminat mektubunu vermesini garanti eder[28]. Kesin teminat mektubu ise, lehtarın mektupta belirlenen yükümlülüğünü yerine getireceğinin garanti altına alınması amacıyla verilir. Şayet lehtar, taahhüt edilen yükümlülüklerini kısmen veya tamamen yerine getirmez ise muhatap mektup bedelinin tazminini talep edebilir[29]. Avans teminat mektupları ise muhataba karşı bir taahhüt yüklenen lehtara, bu taahhüdünü yerine getirebilmesi için işin başlangıcında veya herhangi bir aşamasında muhatap tarafından verilen avansın geri ödeneceğinin bankaca garanti edildiği mektuplardır. Avans teminat mektubu ile yalnızca avansın güvence altına alınması söz konusu olduğundan muhatap, lehtarın sözleşmeden doğan diğer yükümlülüklerini yerine getirmemesinden dolayı uğradığı zararı mektubu paraya çevirmek suretiyle tazmin edemez[30].


KİK kapsamında yapılan kamu ihalelerinde de idare tarafından geçici teminat, kesin teminat ve avans teminat alınır. Geçici teminat mektubu, ihaleye katılan tüm isteklilerden istenir. Nitekim KİK madde 33R23;te, teklif edilen bedelin % 3’ünden az olmamak üzere, istekliden geçici teminat alınacağı açıkça belirtilmiştir. Yine KİK madde 43 uyarınca taahhüdün sözleşme ve ihale dokümanı hükümlerine uygun olarak yerine getirilmesini sağlamak amacıyla, sözleşmenin yapılmasından önce ihale üzerinde kalan istekliden, ihale bedeli üzerinden hesaplanmak suretiyle % 6 oranında kesin teminat alınır. Kesin teminat mektubu, yüklenicinin kamu ihale sözleşmesinde yer alan edimini süresi içinde ve gereği gibi ifa etmemesi rizikosuna karşı idareye güvence sağlamak amacıyla verilir. Yine kamu ihale sözleşmesi kapsamında idare, yükleniciye avans vermiş ise bu avans karşılığında yükleniciden bir teminat göstermesini ister. Bu durumda, bankanın yüklenici lehine idareye vermiş olduğu teminat mektupları avans teminat mektuplarıdır.

Ödeme Talebinde Bulunma Şekline Göre Yapılan Ayrım

Teminat mektupları açısından yapılan bir diğer ayrım da ödeme talebinde bulunma şekline göredir. Nitekim teminat mektupları ya ilk talepte ödeme kaydını içerir ya da ödenmesi belirli şartlara bağlanır[31]. Şayet teminat mektubunda“protesto çekmeye, hüküm ve borçlunun iznini almaya gerek kalmaksızın, herhangi bir uyuşmazlık ve bunun akıbet ve kanuni neticeleri nazara alınmaksızın ilk yazılı talepte” şeklinde veya buna benzer bir ifade bulunuyorsa bu teminat mektubu, “ilk talepte” ödeme kaydını içeren bir teminat mektubudur. Bu teminat mektuplarında garanti alan, bankaya ödemeyi yapmasını istediği anda banka, riskin gerçekleşip gerçekleşmediğine bakmadan yahut herhangi bir def’i veya itirazda bulunmadan ödemeyi yapmakla yükümlüdür[32].

Öte yandan teminat mektupları şarta bağlı olarak da yapılabilir. Bu durumda muhatap, ancak kararlaştırılan şartın gerçekleştiğini ispat eder ise bankadan tazmin talebinde bulunabilir. Bu durumda banka ilgili şartın yerine getirilip getirilmediğini araştırmakla yükümlüdür. Böylelikle lehtarın aleyhine olabilecek haksız ödeme talepleri bertaraf edilmeye çalışılır ve bankanın sorumluluğu arttırılarak lehtarın tüm riske katlanmasının önüne geçilir[33].

Kamu ihale sözleşmeleri kapsamında idarelere hitaben verilen teminat mektupları “ilk talepte” ödeme kaydını içerirler. Dolayısıyla İdarenin yaptığı ödeme talebi üzerine banka, riskin gerçekleşip gerçekleşmediğini araştırmaksızın İdareye derhal ödeme yapmakla yükümlüdür.

İkinci Bir Bankanın Devreye Girip Girmemesine Göre Yapılan Ayrım

Muhatabın yabancı bir ülkede bulunması durumunda banka, düzenlediği mektubu doğrudan kendisi değil de muhatabın bulunduğu ülkedeki bir banka (veya kendi şubesi) vasıtasıyla muhataba ulaştırabilir. Yabancı ülkede bulunan bu ikinci banka, muhabir banka olarak nitelendirilir. Bu ilişkide ilk banka, muhataba karşı lehtarın edimini üstlenirken, ikinci banka muhabir olarak rol oynamaktadır. Böyle bir durumda ikinci bir banka ilişkiye katılsa dahi, teminat mektubu sözleşmesi birinci banka ve muhatap arasında kurulmaktadır[34].

Bunun yanı sıra ikinci banka, muhabir olarak değil de garanti veren olarak muhatap ile banka arasındaki ilişkiye de dahil olabilir. Nitekim lehtar, birinci bankaya, muhataba teminat mektubu vermesi için ikinci bankayı ikna etmesi konusunda vekâlet verebilir. Bu durumda birinci banka, ikinci bankayı muhataba teminat mektubu vermesi konusunda ikna ederse, garanti sözleşmesi, ikinci banka ile muhatap arasında kurulmuş olur[35]. Bu halde ise muhataba karşı sorumluluk altına giren banka, ikinci banka olur. Böylelikle lehtar ile kendi bankası olan birinci banka arasında teminat mektubu temin etme sözleşmesi; muhatabın ülkesinde bulunan ikinci banka ile muhatap arasında ise teminat mektubu sözleşmesi kurulur. Garanti sözleşmesi ikinci banka ile muhatap arasında kurulduğundan, temel ilişkideki edimi garanti altına alan banka da ikinci bankadır. Birinci banka ile ikinci banka arasındaki ilişkinin ise kontrgaranti sözleşmesi olduğu kabul edilir. İkinci banka, temel ilişkideki borcun gereği gibi yerine getirilmemesi nedeniyle muhataba ödemek zorunda kaldığı bedeli, bu sözleşmeye dayanarak birinci bankadan isteyebilir[36].

Kamu ihale sözleşmelerinde ise teminat mektubu, Türkiye Cumhuriyeti Devleti sınırları içerisinde Bankalar Kanunu’na uygun bir şekilde kurulmuş bankalar, yabancı bankaların Türkiye’de kurulmasına izin verilen şubeleri ve Özel Finans Kurumları’ndan istenir. Yabancı bankalar ise -TürkiyeR23;de kurulmasına izin verilen şubeleri hariç- 4734 sayılı Kanun’a tabi işlerde idarelere hitaben doğrudan teminat mektubu veremezler. Ancak yabancı bankalar Türkiye’deki bankalara kontrgaranti vererek teminat mektubu verebilirler.

ÖDEME TALEBİ

Muhatabın, banka garantisi kapsamındaki riskin gerçekleşmesi halinde, bu alacağının ifasına yönelik hukuka uygun bir şekilde yaptığı ödeme talebini müteakip bankanın ödeme yükümlülüğü gündeme gelir[37]. Ancak bankanın ödeme yükümlülüğünün doğması için ödeme talebinin bankanın sorumlu olduğu miktar içerisinde yapılması ve garanti konusu olayın gerçekleştiğinin ileri sürülmesi gerekir[38]. Bununla birlikte banka, muhatap ile kendisi arasındaki teminat sözleşmesinden kaynaklı def’i ve itirazları veya tazmin talebinin hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olması halinde bu hususu ileri sürerek ödeme yapmaktan kaçınabilir.

Muhatabın hukuka uygun yapmış olduğu ödeme talebi neticesinde bankanın borcu muaccel olur. Buna göre banka, ödeme talebinin teminat mektubu sözleşmesinde belirlenen şartlara uygun yapılması koşuluyla teminat bedelini ödemekle yükümlüdür[39]. Şayet banka ilgili bedeli ödemede temerrüde düşerse muhataba, sözleşmeyle kararlaştırılan teminat bedelini, temerrüt faizini ve ayrıca ödemenin gecikmesinden dolayı muhatap bir zarara uğramış ise bu zararı ödemesi gerekir[40].

Kamu ihale sözleşmelerinde ise idarenin geçici teminat, kesin teminat ve avans teminat mektup bedellerinin ödenmesini talep ettiği koşullar farklılık arz etmektedir. Zira idare tarafından geçici teminat mektup bedeli, ihale üzerine bırakılan isteklinin veya ekonomik açıdan en avantajlı ikinci teklif sahibi isteklinin sözleşmeyi imzalamaması halinde bankadan talep edilir. Sözleşmeyi imzalayarak artık yüklenici sıfatını kazanan isteklinin, sözleşmeden doğan yükümlülüklerini tam ve gerektiği gibi yerine getirmemesi halinde ise İdare bankaya başvurarak kesin teminat mektubu bedelinin ödenmesini ister. Avans teminat mektup bedeli ise sözleşme imzalayan yüklenicinin, İdare tarafından kendisine verilen avansı idareye geri ödememesi yahut ilgili bedelin hakedişlerden kesinti yapılamaması halinde idare tarafından bankadan talep edilir. İdareye ödenen bu meblağlar, hazineye gelir kaydedilir.

TEMİNAT MEKTUPLARINDA İHTİYATİ TEDBİR KARARI

Lehtar, haksız ödeme talebinde bulunan muhataba karşı mahkemeden ihtiyati tedbir talep ederek hukuken menfaatlerini korumayı sağlayabilir. Bu durumda İhtiyati tedbir kararının bankaya tebliği ile birlikte bankanın mektubu ödemesi yasal olarak durdurulmuş olur[41]. Mevcut uygulamada banka teminat mektuplarına ihtiyati tedbir konulmasının önlenmesi amacıyla mektup metnine “ihtiyati tedbir kararı alınsa dahi ödemede bulunulacağı” şeklinde ifadelerin eklendiği gözlenmektedir. Ancak doğmamış bir haktan önceden feragat hukuki açıdan mümkün olmadığından ve mahkemece verilen ihtiyati tedbir kararı kesin olduğundan bu kayıtlar geçerli değildir[42]. Dolayısıyla teminat mektubu metnine eklenecek bu ve benzeri hükümler mahkeme tarafından tesis edilen ihtiyati tedbir kararının uygulanmasına engel teşkil etmez.

Bu noktada kamu ihale sözleşmeleri kapsamında idarelere sunulan teminat mektuplarına ihtiyati tedbir konulamadığı belirtilmelidir. Zira 4734 sayılı Kanun’un 34. Maddesi ile İdarece alınan teminatlar üzerine her ne suretle olursa olsun ihtiyati tedbir konulamayacağı açıkça hükme bağlanmıştır.

TEMİNAT MEKTUBU SÖZLEŞMESİNİN SONA ERMESİ

Teminat mektubuna ilişkin kanunda açık bir düzenleme bulunmadığından TBK m.131 vd. hükümleri çerçevesinde borcu sona erdiren sebepler, niteliğine uygun düştüğü ölçüde teminat mektubu için de geçerlidir. Bu kapsamda borcun ifası, yenilenmesi, ibra, alacaklı ve borçlu sıfatlarının birleşmesi, takas vs. borcu sona erdiren genel durumlar, uygun düştüğü ölçüde teminat mektubunu da sona erdirir[43]. Bu noktada teminat mektubunun muhatap tarafından bankaya iadesi, sözleşmenin sona ermesi için zorunlu değildir. Zira mektubun iade edilmemesi bankanın borcunun devam ettiği anlamına gelmez. Teminat mektubunun iadesi ancak sözleşmenin sona erdiğine bir karine teşkil edebilir[44].

Kamu ihale sözleşmeleri bakımından KİK lafzında “teminatların iadesi” ibaresi kullanıldığından teminat mektubu sözleşmesinin ödeme dışındaki sebeplerle sona ermesi halinde idarenin mektup metnini iade yükümlülüğü bulunur. Bu nedenle teminatın iadesi gereken haller aynı zamanda teminat mektubu sözleşmesini sona erdiren hallerdir[45]. Kamu ihale sözleşmeleri açısından teminat mektubu sözleşmelerinin iade edildiği haller ise her bir teminat türü açısından farklılık arz etmektedir. Zira isteklilerden alınan geçici teminat mektupları; zeyilname düzenlenmesi, ihalenin idarece iptal edilmesi, kamu ihale sözleşmesinin imzalanması ve idarenin kamu ihale sözleşmesini imzalaması hususundaki görev ve sorumluluklarını yerine getirmemesi hallerinde iade edilir[46]. Kesin teminat mektupları ise kural olarak sözleşme konusu işin tamamlanmasıyla iade edilir. Ancak ihale konusu iş tamamlanmaksızın, yükleniciden kaynaklanmayan bazı sebeplerle işin tamamlanmasının mümkün olmaması halinde de kesin teminat mektupları iade edilir. Bu haller ise; sözleşmenin mücbir sebeple feshi, sözleşmenin taahhüt kapsamında yaptırılabilecek ilave işlerin kanunda öngörülen iş artışı sınırını aşması nedeniyle feshi; sözleşmenin, ihalenin kurul tarafından iptali nedeniyle feshi, sözleşmenin yüklenicinin ölümü nedeniyle feshi ve sözleşmenin devri şeklindedir[47].

ZAMANAŞIMI

Vadeli teminat mektuplarında, vade içinde riskin gerçekleşmesi şartı ile bankanın sorumluluğu TBK m.146 çerçevesinde on yıllık zamanaşımına tabidir. Bu durumda zamanaşımı süresi riskin gerçekleşmesinden itibaren başlar[48]. Ancak TBK m.128/2 doğrultusunda vadeli teminat mektuplarına “belirlenen süre içerisinde yazılı ödeme talebinde bulunulmaması halinde bankanın sorumluluğunun sona ereceğine” dair ifade eklenmesi halinde muhatabın vade içinde yazılı ödeme talebinde bulunması gerekir. Bu koşul gerçekleştiği takdirde alacak, yine on yıllık zamanaşımına tabi olacaktır. Ancak bu halde zamanaşımı süresi muhatabın bankaya yazılı tazmin talebinde bulunduğu tarihten itibaren başlar[49]. Vadesiz teminat mektuplarında ise zamanaşımı süresi TBK madde 146 çerçevesinde yine on yıldır. Muhatap, riskin gerçekleştiği tarihten itibaren on yıl içinde bankadan ödeme talebinde bulunabilir[50].

İdarelere hitaben verilen süreli teminat mektupları “…bu tarihe kadar elimize geçecek şekilde tarafınızdan yazılı tazmin talebinde bulunulmadığı takdirde hükümsüz olacaktır.” ibaresini ihtiva eder. Bu durumda garanti konusu olayın belirlenen süre içinde gerçekleşmesi ve İdarenin de yine bu süre içinde yazılı şekilde ödeme talebinde bulunması gerekir. Aksi takdirde banka, ödeme yapmaktan kaçınabilir. Zamanaşımı ise garanti konusu olayın gerçekleşmesi üzerine İdarenin yazılı olarak bankaya başvurduğu tarihten itibaren on yıldır.

SONUÇ

Günümüzde ticari ilişkilerin giderek artması ve buna bağlı olarak güven probleminin ortaya çıkması sebebiyle teminat araçlarına başvurma ihtiyacı gündeme gelmiştir. Taraflardan birinin hukuki ilişki sebebiyle uğrayabileceği muhtemel zararların bertaraf edilmesi ve taraflar arasındaki güven ilişkisinin sağlanması amacıyla banka teminat mektupları uygulamada sıkça tercih edilen bir teminat aracıdır. Zira teminat mektubu, borçlunun alacaklıya karşı üzerine aldığı bir edimi yerine getirmemesi halinde, belirli bir miktar parayı alacaklının ilk talebinde ona derhal ödemeyi kabul ve taahhüt ettiğine dair verilen mektuptur. Teminat mektupları, Türk hukukunda ilk kez 1928 yılında çıktığı zamanlarda yalnızca resmi yerlere verilecek şekilde düzenlendiği halde, günümüzde özel hukuk kişilerine verilecek teminatlarda da yaygın olarak kullanılmaktadır.

Türk Mevzuatında münhasıran teminat mektubuna ilişkin düzenlemeler bulunmamaktadır. Bu nedenle teminat mektuplarının hukuki niteliği doktrinde uzun bir süre tartışma konusu olmuştur. Ancak Yargıtay’ın 1967 ve 1969 tarihli İçtihadı Birleştirme Kararları ile banka teminat mektuplarının garanti sözleşmesi olduğu kabul edilmiştir . Zira anılan kararlarda; banka teminat mektuplarının, başkasının fiilini taahhüt niteliği taşıdığı, kefaletin üzerinde bir yükümlülük içerdiği, kefalette olduğu gibi asıl borca bağlı feri nitelik taşımadığı, asıl borçtan bağımsız olduğu ve bu nedenle de içeriğinde kefalet ibaresi bulunsa dahi kefalet değil, garanti sözleşmesi olarak kabul edilmesi gerektiği belirtilmiştir. Bu nedenle teminat mektubu ilişkisini incelerken, garanti sözleşmesine ilişkin düzenlemelere başvurulması gerekmektedir.

Teminat mektupları, 4734 sayılı Kanun kapsamında yapılan kamu ihale sözleşmelerinde teminat olarak kabul edilebilecek değerler arasında da yer almaktadır. Bu kapsamda istekli veya yükleniciler, İdarenin kanunen almak zorunda olduğu teminatları sunarken banka teminat mektuplarını da teminat olarak gösterebilmektedirler. 4734 sayılı Kanun kapsamında alınan teminat mektupları konularına göre geçici, kesin ve avans teminat mektubu şeklindedir. Geçici teminat mektubu, ihaleye katılan tüm isteklilerden istenir. Geçici teminat mektubu ile mektubu veren banka, ihaleye katılan kişinin, ihale üzerinde kaldığı takdirde ihale sözleşmesini imzalaması ve ihale sözleşmesinde/şartnamede belirtilen süre içerisinde kesin teminat mektubunu vermesini garanti eder. Kesin teminat mektubu ise, yüklenicinin kamu ihale sözleşmesinde yer alan edimini süresi içinde ve gereği gibi ifa etmemesi rizikosuna karşı idareye güvence sağlamak amacıyla verilir. Yine kamu ihale sözleşmesi kapsamında idare, yükleniciye avans vermiş ise bu avans karşılığında yükleniciden bir teminat göstermesini ister. Bu durumda, bankanın yüklenici lehine idareye vermiş olduğu teminat mektupları avans teminat mektuplarıdır. 4734 sayılı Kanun, 4735 sayılı Kanun ve ilgili kamu ihale mevzuatında aksi belirtilmediği müddetçe teminat mektupları ve dolayısıyla garanti sözleşmelerinin hukuki niteliği, unsurları ve diğer hususlara ilişkin genel düzenlemeler, kamu ihale sözleşmeleri kapsamında alınan teminat mektupları için de geçerli kabul edilmelidir.

[1] Önder Bengisu; Türk Hukuku’nda Banka Teminat Mektupları, Yüksek Lisans Tezi, Ankara, 2019, s. 11. (Erişim için bkz. https://tez.yok.gov.tr/UlusalTezMerkezi/)
[2] Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu’nun 13.12.1967 Tarihli ve 1966/16 E. 1967/7 K. sayılı kararı (Erişim için bkz. www.kazanci.com)
[3] Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu’nun 11.6.1969 Tarihli ve 1969/4 E. 1969/6 K. sayılı kararı için bkz. www.kazanci.com
[4] Gümüş Sarp; Kamu İhale Sözleşmelerinde Banka Teminat Mektupları ve Uygulaması, Yüksek Lisans Tezi, Ankara, 2020, s. 62. (Erişim için bkz. https://tez.yok.gov.tr/UlusalTezMerkezi/)
[5] Önder; s. 74.
[6] Gümüş; s. 77.
[7] Gümüş; s. 78.
[8] Yavuz Cevdet; Borçlar Hukuku Dersleri (Özel Hükümler), İstanbul, 2018, s. 829.
[9] Yavuz; s. 829.
[10] Tekinalp Ünal; Ünal Tekinalp’ in Banka Hukuku’nun Esasları, İstanbul 2009, s. 513.
[11] Doğru Ecem; Banka Teminat Mektuplarının Ödenme Süreci, Yüksek Lisans Tezi, s. 16-17. (Erişim için bkz. https://tez.yok.gov.tr/UlusalTezMerkezi/)
[12] Doğru; s. 18.
[13] Önder; s. 15-16.
[14] Doğru; s. 17.
[15] Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 16.09.2019 Tarihli kararında; “Teminat mektuplarında garanti ne için verilmişse, o koşulun gerçekleşip gerçekleşmediğine göre ödeme yapılacağından, garanti sözleşmesi ile üstlenilen risklerin hangi ilişkiden kaynaklanan riskler olduğu taraflarca önceden belirlenmelidir. Ayrıca taraflar arasındaki tüm ilişkilerden doğacak risklerin tek bir garanti sözleşmesi ile güvence altına alınması da garanti sözleşmesini geçersiz kılar. Başka bir söyleyişle, taraflar arasında birden fazla hukuki ilişki mevcut ise, her bir hukuki ilişkiden doğacak riskler ayrı bir garanti sözleşmesi ile güvence altına alınmalıdır.” denilerek bu husus ifade edilmiştir. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 16.09.2019 Tarihli ve 2018/3870 E. 2019/5469 K. sayılı kararı için bkz. www.kazanci.com)
[16] Reisoğlu Seza; Banka Teminat Mektupları ve Kontrgarantiler, Ankara, 2003, s. 42.
[17] Arkan Sabih; Teminat Mektubu Veren Bankanın Hukuki Durumu, BATİDER, C. 16, S. 4, 1992, s. 75.
[18] Yavuz; s. 829.
[19] Reisoğlu, s. 54.
[20] Önder; s. 114.
[21] Önder; s. 114-115.
[22] Önder; s. 116-120
[23] Önder; s. 19.

[24] Kahyaoğlu Emin Cem; Banka Garantileri, İstanbul, 1996, s. 15.
[25] Gümüş; s. 71.
[26] Gümüş; s. 71.
[27] Önder; s. 108.
[28] Gümüş; s. 68.
[29] Gümüş; s. 66-67.
[30] Gümüş; s. 68-69. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 19.11.1991 Tarihli kararında; “Teminat mektuplarının temin ettiği ve lehdara ödenen avans paranın karşılığı olarak yüklenici tarafından mektup muhatabı SSK`ya iş yapılıp bunun istihkakı ile avans karşılanmışsa teminat mektubu iade edilmelidir. Prim borcunun ödenmesi amacıyla mektubun paraya çevrilmesini isteyen kurum karşısında banka, muhatap kurum ile lehdar arasındaki ilişkiyi incelemek durumunda olmasa da; açıkça belirtilen ve mektubun niteliği ile bağdaşmayan bir nedene dayanan bu istemi kabul etmemeli geri çevirmelidir. Banka, bu nedenle yaptığı ödemeyi lehdardan isteyemez.” Denilerek bu yönde karar tesis edilmiştir. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 19.11.1991 Tarihli ve 1991/1704 E. 1991/6153 K. sayılı kararı için bkz. www.kazanci.com)
[31] Önder; s. 21.
[32] Önder;s. 21-22.
[33] Gümüş; s. 73.
[34] Önder; s. 33.
[35] Önder; s. 34.
[36] Önder; s. 34-35.
[37] Gümüş; s. 116.
[38] Gümüş; s. 121.
[39] Gümüş; s. 123.
[40] Gümüş; s. 125.
[41] Önder; s. 134.
[42] Reisoğlu; s. 480.
[43] Önder; s.156-157.
[44] Gümüş; s 99.
[45] Gümüş; s. 99-100.
[46] Gümüş; s. 100 vd.
[47] Gümüş; s. 105 vd.
[48] Önder; s. 158-159.
[49] Kahyaoğlu; s. 124-125.
[50] Önder; s. 159-160.