Spor ve Ceza Hukuku Perspektifinden Bahis Soruşturmasının Değerlendirilmesi
SPOR HUKUKU
11/7/20252 min read
Son günlerde kamuoyunun gündeminde yer alan ve Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen, bazı hakemler ile kulüp başkanlarına yönelik bahis soruşturması kapsamında gerçekleştirilen gözaltı işlemleri, Türk futbolunda hem spor hukuku hem de ceza hukuku açısından önemli sonuçlar doğurabilecek niteliktedir. Soruşturma kapsamında şüphelilere yöneltilen fiillerin, 6222 sayılı Sporda Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanun’da düzenlenen “müsabaka sonucunu etkileme” suçunu ve Türk Ceza Kanunu’nun 257. maddesinde yer alan “görevi kötüye kullanma” suçunu oluşturabileceği değerlendirilmektedir. Hakemlerin, görevleri gereği kamu gücü yetkisiyle hareket eden bağımsız karar mercileri olarak spor müsabakalarının adil ve tarafsız yürütülmesini sağlamakla yükümlü oldukları dikkate alındığında, bahis faaliyetlerine dâhil olmaları halinde bu yükümlülüğün ve tarafsızlık ilkesinin ağır şekilde ihlali söz konusu olacaktır. Bu çerçevede yürütülen soruşturmalarda HTS kayıtları, banka hareketleri, bahis platformu hesapları ve müsabaka görüntüleri gibi deliller üzerinden illiyet bağı araştırılmaktadır. Ancak bu süreçte masumiyet karinesi ve adil yargılanma hakkı titizlikle korunmalı, kamuoyuna yansıyan iddialar soruşturmanın selametini etkileyecek nitelikte değerlendirilmemelidir.
Spor hukuku bakımından ise TFF Disiplin Talimatı açık olup, hakemlerin ve futbol camiası mensuplarının bahis faaliyetlerine katılması kesin biçimde yasaktır. Bu sebeple, ilgili kişilerin Profesyonel Futbol Disiplin Kurulu’na (PFDK) sevk edilmesi halinde, hakemlik lisansının askıya alınması, görevden el çektirilmesi, müsabakalardan men veya kalıcı olarak hakemlikten çıkarma gibi yaptırımların uygulanması mümkündür. Aynı şekilde kulüp başkanları ve yöneticiler açısından da kulüp disiplin sorumluluğu ilkesi gereği, puan silme, men ya da idari para cezaları gibi kulüp bazlı yaptırımlar gündeme gelebilecektir.
Bahis faaliyetleri ile müsabaka sonuçları arasındaki illiyet bağının ispatı, gerek ceza yargılaması gerekse disiplin süreçlerinde en güç aşamalardan biridir. Bu nedenle adli makamlarla TFF’nin disiplin organları arasında eşgüdüm sağlanması, delillerin usulüne uygun biçimde toplanması ve karşılıklı bilgi paylaşımının şeffaf şekilde yürütülmesi büyük önem taşımaktadır. Diğer yandan, kamuoyunda yer alan bilgi, belge ve yorumların yargısal süreci etkilememesi, kişilerin itibarına zarar verebilecek spekülatif açıklamalardan kaçınılması gerekmektedir.
Mevcut süreç, Türk futbolunun en temel unsurlarından biri olan hakemlik kurumuna duyulan güvenin korunması açısından kritik bir dönüm noktasıdır. Hakemlerin görev dışı gelirleri ve olası bahis ilişkileri yönünden mali şeffaflık ve etik denetim mekanizmaları güçlendirilmeli; kulüpler ve yöneticiler açısından menfaat çatışmasını ve etik ihlalleri önleyici iç kontrol sistemleri kurulmalıdır. Türkiye Futbol Federasyonu, Merkez Hakem Kurulu ve bağımsız disiplin organları arasında koordinasyon artırılmalı, tarafsızlık ve hesap verebilirlik ilkeleri ön planda tutulmalıdır.
Bahis ve menfaat ilişkilerinin sportif rekabetin dürüstlüğünü zedelemesi, yalnızca bireysel sorumluluk değil, aynı zamanda sistemsel bir denetim zaafiyetinin göstergesidir. Bu nedenle mevcut soruşturma, hem kişisel hem kurumsal düzeyde yapısal eksikliklerin tespit edilmesi ve giderilmesi açısından bir fırsat olarak değerlendirilmelidir. Hem ceza hukuku hem de spor hukuku perspektifinden yürütülecek bu süreçte, hukukun temel ilkelerine uygun, şeffaf ve adil bir soruşturma mekanizmasının işletilmesi, futbolun bütün paydaşları açısından zaruri ve kaçınılmaz bir gerekliliktir. Saygılarımızla. 07.11.2025
